Güneş panellerinin görünmeyen yüzü

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de hızla artan güneş enerjisi yatırımları, temiz enerji dönüşümünün en önemli unsurlarından biri haline geldi. Bugün milyonlarca panel, çatılarda ve sahalarda enerji üretiyor. Ancak panellerin ortalama 25 yıl olan kullanım ömrü sona erdiğinde ortaya çıkacak atık miktarı, sektörün önümüzdeki dönemde en çok tartışacağı başlıklardan biri olacak. Uzmanlar, büyüyen bu atık baskısına karşı geri dönüşüm altyapısının hızla güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİNİN GÖLGESİNDEKİ RİSKLER

Güneş enerjisi, fosil yakıtlardan çıkış için kritik öneme sahip. Ancak “sıfır emisyonlu enerji” söylemi, panel üretiminden kullanım ömrü sonuna kadar olan süreçteki çevresel maliyetleri gölgede bırakabiliyor. Çalışmalar, PV panellerin kurulumun ötesinde üretim, bakım ve kullanım ömrü sonlarında da ciddi çevresel etkilere yol açtığını gösteriyor. Burada asıl hedef, güneş enerjisinden vazgeçmek değil; veriye dayalı politikalar ve sıkı geri dönüşüm standartlarıyla bu riskleri yönetmek.

HAM MADDEDEN ÜRETİME: ÇEVRESEL AYAK İZİ

Panellerin ana bileşeni olan silikon, yüksek enerji gerektiren işlemlerden geçerek metalürjik saflığa ulaştırılıyor. Bu süreç, kullanılan elektriğin karbon yoğunluğuna bağlı olarak değişen karbon geri ödeme süreleri doğuruyor. Ayrıca, üretimde kullanılan triklorosilan ve silikon tetraklorür gibi kimyasallar uygun şekilde yönetilmediğinde hava, su ve toprak kirliliğine neden olabiliyor. Bu nedenle, yalnızca EPC şirketlerinin değil tüm tedarik zincirinin güvenlik ve çevre standartlarını en üst düzeyde uygulaması kritik.

SU İHTİYACI VE ARAZİ ETKİLERİ

Güneş enerji santrallerinde inşaat sürecinde toz kontrolü ve işletme döneminde panel temizliği kayda değer su tüketimine neden oluyor. Özellikle arazi tipi projelerde hatalı planlama; erozyon, doğal drenajın bozulması ve toprak sıkışması gibi çevresel riskleri tetikleyebilir.. Bu noktada sektör uzmanları, mevzuatın daha güçlü uygulanması ve çevresel denetimlerin sıkılaştırılmasının önemini vurguluyor.

BÜYÜYEN ATIK PROBLEMİ

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Kurumu (IRENA) verilerine göre 2016’da 250 bin ton olan hurda panel miktarı, 2050’de 78 milyon tona ulaşabilir. Bu, her yıl milyonlarca panelin hurdaya ayrılması anlamına geliyor. Türkiye’de de aynı eğilim söz konusu. Bu nedenle, toplama–işleme–geri dönüşüm zincirinin şimdiden kurgulanıp ölçeklendirilmesi zorunlu.

TÜRKİYE’NİN HUKUKİ VE DÜZENLEYİCİ ALTYAPISI

Türkiye’de PV paneller Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyalar (AEEE) Yönetmeliği kapsamında değerlendiriliyor. Yönetmelik, panellerin ayrı toplanmasını, lisanslı tesislerde işlenmesini ve bu sürecin üretici sorumluluğu (EPR) çerçevesinde finanse edilmesini öngörüyor. Mevzuata aykırı durumlarda Çevre Kanunu kapsamındaki yaptırımlar devreye girer. Bu çerçeve, sektörün çevresel risklerden korunması için önemli bir güvence sağlıyor.

AKADEMİ VE AJANSLARDAN YENİLİKÇİ PROJELER

Türkiye’de geçtiğimiz yıl Ahiler Kalkınma Ajansı, ODTÜ-GÜNAM iş birliğiyle fotovoltaik panellerin geri dönüşümüne yönelik bir fizibilite çalışması başlattı. Çalıştaylar ve saha analizleri sonucunda hazırlanan raporda Niğde, kurulacak geri dönüşüm tesisi için en güçlü aday olarak öne çıktı. Bu tür çalışmalar, sektörün geleceğine yön veren bir rehber niteliği taşıyor.

KURULUMDAN GERİ DÖNÜŞÜME

Uzmanlara göre asıl ihtiyaç, kurulum odaklı teşviklerin sadece yeni yatırımlara değil, geri dönüşüm altyapısına da yönlendirilmesi. Lisanslı tesislerin kapasitesinin artırılması, ikinci el paneller için sertifikasyon sistemlerinin oluşturulması, panellerin kolay sökülebilir ve modüler tasarlanması gibi adımlar bu yol haritasının önemli parçaları arasında. Ayrıca, her panelin üretim tarihi, bileşenleri ve ömür sonu yönlendirmelerinin dijital pasaportlarla izlenmesi, şeffaflık ve denetlenebilirlik açısından kritik görülüyor.

SEKTÖRÜN ORTAK SORUMLULUĞU

Bugün güneş enerjisi, Türkiye’nin enerji dönüşümünde en önemli aktörlerden biri. Büyüyen kurulumlara paralel biçimde geri dönüşüm kapasitesinin de eş hızda artması gerekiyor. Burada tek bir tarafın değil; kamu kurumlarının, üreticilerin, EPC şirketlerinin ve yerel yönetimlerin ortak sorumluluk alması gerekiyor. Enerji uzmanlarının ifadesiyle, “panel var ama geri dönüşüme destek yok” dengesizliği, ancak bütüncül bir yaklaşımla giderilebilir.   Kaynak: Manşet Haber - Haber Merkezi  
Benzer Videolar