ABD merkezli bir girişim tarafından geliştirilen yeni nesil güneşi takip eden yüzer güneş panelleri, hem enerji krizine hem de kuraklık riskine çözüm sunabilecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Kuraklık riski altındaki bölgelerde tatlı su havzalarına yerleştirilen bu paneller, suyun buharlaşmasını önlerken enerji üretiminde de verimliliği artırıyor.
YATAY HAREKETLE ENERJİ ARTIŞI
Geliştirilen sistem, klasik yüzer panellerden farklı olarak yatay eksende hareket edebiliyor. Dubaların altına yerleştirilen pervaneler, panellerin gün içinde güneşin doğudan batıya ilerleyişine uyumlu şekilde yön değiştirmesini sağlıyor. Bu sayede sabit panellere kıyasla %10 ila %20 arasında daha fazla enerji üretimi mümkün hale geliyor.
Colorado’daki bir su rezervuarında kurulan 50 kW kapasiteli pilot tesis, rezervuarın su seviyesini düzenleyen pompaların elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla Eylül ayında hizmete girdi.
SU TASARRUFU VE ENERJİ VERİMLİLİĞİ BİR ARADA
Su yüzeyinde kurulan bu sistemler, panel altındaki suyun buharlaşmasını engelleyerek su kaynaklarının korunmasına katkı sağlıyor. Bu özelliğin, özellikle kuraklık riski yaşayan bölgelerde kritik önem taşıdığı ifade ediliyor. Böylece çift yönlü fayda sağlanıyor: hem su tasarrufu hem de daha yüksek enerji verimi.
BÜYÜK ÖLÇEKLİ PROJELER İÇİN KARLILIK ARTIYOR
Palmetto Energy verilerine göre, güneşi takip eden paneller sabit sistemlere kıyasla yıllık bazda %30–40 daha fazla enerji üretebiliyor. Ancak verim artışı; iklim, gölgelenme durumu, panelin yönü ve tek ya da çift eksenli olmasına göre değişiklik gösteriyor.
The Research Insights analizine göre ise bu sistemler enerji verimliliğini %15–30 oranında artırabiliyor ve özellikle büyük ölçekli güneş enerjisi projeleri için karlı hale geliyor.
İSTİKRARLI VERİM
Güneşi takip eden paneller, gün boyunca güneşi dik açıya yakın yakalayarak daha fazla enerji üretimi sağlarken, gölgelenme etkisini azaltarak sabit sistemlere kıyasla daha istikrarlı bir verim sunuyor. Ayrıca elektrik üretimini sabah ve akşam saatlerine kaydırarak enerji talep profiliyle daha uyumlu hale geliyor. Su yüzeyinde kullanıldığında ise buharlaşmayı azaltarak su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunuyor.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Güneşi takip eden paneller, sabit sistemlere kıyasla daha yüksek yatırım maliyeti gerektiriyor. Hareketli parçalara sahip olmaları nedeniyle bakım masrafları da artabiliyor. Rüzgar ve dalga gibi çevresel etkenler, yüzer platformlarda teknik sorunlara yol açabiliyor. Ayrıca her iklim koşulunda aynı performansın alınamayabileceği de uzmanlar tarafından vurgulanıyor.
GELECEKTE DAHA ERİŞİLEBİLİR
Arazi kullanımının kısıtlı olduğu büyük ölçekli güneş enerjisi santralleri ve ticari projelerde, güneşi takip eden panellere olan ilgi hızla artıyor. Ayrıca tarım alanlarıyla entegre edilen (agrivoltaik) projelerde de bu sistemlerin uygulanması gündemde. Teknolojideki ilerlemeler —çift eksenli takip sistemleri, otomatik kontrol mekanizmaları ve maliyetlerin düşmesi— Böylelikle güneşi takip eden panellerin önümüzdeki yıllarda daha yaygın ve ulaşılabilir olması öngörülüyor.
Haber Merkezi
