Küresel iklim bilimi ve politika enstitüsü Climate Analytics tarafından yayımlanan yeni rapor, yıllardır “zor azaltılabilir” olarak tanımlanan demir-çelik ve çimento sektörlerinin aslında tam anlamıyla karbonsuzlaşabileceğini gözler önüne serdi.
“Zor Azaltılabilir: Bir Gecikme Gerekçesi mi?” başlıklı rapora göre, bu tanımlama bilimsel değil, politik bir nitelik taşıyor ve iklim eylemini geciktirme stratejisi olarak kullanılıyor.
“ZOR AZALTILABİLİR” ETİKETİ POLİTİK BİR GECİKTİRME TAKTİĞİ
Raporda, küresel emisyonların yaklaşık %21-25’ini oluşturan çelik, çimento, gübre, havacılık ve deniz taşımacılığı gibi sektörlerin “zor azaltılabilir” olarak etiketlenmesinin, iklim eylemini geciktirmek için bir bahane haline geldiği vurgulanıyor.
Climate Analytics uzmanları, bu sektörlerde teknik engellerin bulunduğunu kabul etmekle birlikte, karbonsuzlaşmanın mevcut teknolojilerle mümkün ve erişilebilir olduğunun altını çiziyor. Asıl sorunun teknolojik değil, politik ve kurumsal atalet kaynaklı olduğu belirtiliyor: “Karbonsuz üretim için gerekli çözümler zaten elimizde. Sorun teknoloji değil, karar alma süreçlerinde yeterli kararlılığın gösterilmemesidir” ifadelerine yer verdi.
DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNDE DÖNÜŞÜM ANAHTARI: YEŞİL HİDROJEN
Küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %7-8’inden sorumlu olan demir-çelik sektörü, rapora göre dönüşüme en açık alanlardan biri. Sektörün yüksek karbon yoğunluğunun nedeni, fosil yakıtla çalışan yüksek fırın-temel oksijen fırını (BF-BOF) sistemlerinin hakimiyeti.
Elektrik Ark Ocakları (EAF) ve yeşil hidrojenle üretilen Doğrudan İndirgenmiş Demir (DRI) teknolojilerinin 2050 yılına kadar sıfıra yakın CO₂ emisyonu sağlayabileceğini belirtiyor.
Bu yöntemlerin uygulanmasıyla büyük ölçekli karbon yakalama sistemlerine (CCUS) ihtiyaç kalmadan net sıfır üretim mümkün olabilecek.
Ayrıca, hurda çelik kullanımının artırılması ve inşaattaki aşırı çelik tüketiminin azaltılması sayesinde, çelik talebinin 2050’ye kadar %20’ye kadar düşürülebileceği tahmin ediliyor.
ÇİMENTODA YENİ YOL HARİTASI: BÜTÜNCÜL SİSTEM YAKLAŞIMI
Küresel karbon emisyonlarının %5-8’ini oluşturan çimento sektörü için de raporda çarpıcı tespitler yer aldı. Klinker üretiminden kaynaklanan süreç emisyonlarının en büyük sorun olduğu belirtilirken, toplam emisyonların yaklaşık %40’ının enerji kaynaklı olduğu ve elektrifikasyon, yakıt dönüşümü ve verimlilik ile bu kısmın ortadan kaldırılabileceği belirtildi.
Kalan emisyonlar ise klinker ikamesi, alternatif bağlayıcılar ve malzeme verimliliğine odaklanan bütüncül yaklaşımlar sayesinde yüzyıl ortasına kadar %72 oranında azaltılabilir. Bu hedef, CCUS teknolojilerine bağımlı olmadan da mümkün.
“CCUS TEKNOLOJİLERİ GERÇEK ÇÖZÜM DEĞİL” UYARISI
Climate Analytics, birçok ülkenin iklim planlarında merkezî bir rol verilen karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) teknolojilerine yönelik sert eleştirilerde bulundu. CCUS’un küresel ölçekte operasyonel etkisi minimal düzeyde kaldı ve vaat edilen potansiyeli karşılayamadı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) bile Net Sıfır Emisyon (NZE) senaryosunda CCUS’a olan güveni azaltarak hedefleri aşağı revize etti.
Bu durum, CCUS’un “teknolojik umut” olmaktan çok, emisyon azaltımını ertelemenin bir aracı haline geldiğini gösteriyor.
KARBON DENGELEME MEKANİZMALARI DA ELEŞTİRİ ALTINDA
Raporda, karbon dengeleme (offset) projelerinin gerçek emisyon azaltımı sağlamada yetersiz kaldığı, kalıcılık ve ek fayda açısından güven vermediği belirtildi. İklim hedeflerinin bu yöntemlere dayandırılması, bilimsel temelden uzak ve riskli bir yaklaşım.
DÖNÜŞÜMÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI
Climate Analytics, bu sektörlerin “zor azaltılabilir” değil, “dönüştürülebilir” olarak tanımlanması gerektiğinin altını çizdi.
Raporda önerilen temel politika adımları şöyle sıralanıyor:
-
Yüksek emisyonlu tesislerin erken kapatılması ve fosil bazlı üretim teknolojilerinin aşamalı olarak kaldırılması,
-
Yeşil hidrojen, alternatif bağlayıcılar ve geri dönüşüm altyapısına kamu-özel yatırımlarının artırılması,
-
Malzeme verimliliğini destekleyecek bina yönetmelikleri ve kamu alım kriterleri geliştirilmesi,
-
CCUS’a dayalı senaryolar yerine, kaynağında emisyon azaltımını önceliklendiren yeni modelleme yaklaşımlarının benimsenmesi.
GELECEĞİN SANAYİSİ
Raporda: demir-çelik ve çimento sektörleri, doğru politikalar ve yatırımlarla tamamen karbonsuz hale gelebilir. Bu dönüşüm sadece iklim hedefleri için değil, aynı zamanda sanayinin rekabet gücü ve enerji güvenliği açısından da kritik önem taşıyor.
Haber Merkezi