01 Eylül 2025 Pazartesi
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Enerji Dönüşüm Dairesi Başkanı İbrahim Öz, elektrikli araçların dünyadaki yeri hakkında bir açıklama yaptı.
2000’li yılların dünyadaki ekonomik durgunluk ve petrol fiyatlarındaki artışla beraber hem elektrikli araçlarla hem de batarya teknolojisiyle ilgili yeni teknolojik gelişmelerin gerçekleştiğini, hem otomobil üreticilerinin hem de tüketicilerin yeniden elektrikli araçlara yöneltmeye başladığını belirten Öz, “Elektrikli araçların yakıt maliyetleri benzin ve dizel yakıtlı araçlarla kıyaslandığında çok daha avantajlı bir durumda. Mevcut fiyatlarla, elektrikli araçların evden şarj edilmesi halinde oluşan yakıt maliyeti, benzin ve dizel yakıtlı araçların yakıt maliyetinin yaklaşık üçte biri seviyelerinde. Bu gibi sebeplerden kaynaklı olarak özellikle son 10 yılda tüm dünyada elektrikli araç sayılarının hızlı bir şekilde arttığını görmekteyiz” bilgilerini verdi.
Elektrikli araçların Türkiye’de yaygınlaştığını ve TOGG’un yeni modelinin çıkmasıyla birlikte daha da yaygınlaşacağını ifade eden Öz, “Temmuz ayı itibarıyla ülkemizdeki elektrikli araç sayısının yaklaşık 292 bin adet olduğu görülmektedir. Önümüzdeki dönemde TOGG’un üretim kapasitesinin artmasıyla ve T10X’in yanında T10F gibi yeni model araçları piyasaya sunmasıyla beraber 2030 yılında 1 milyonu aşkın elektrikli aracın yollarımızda olmasını öngörmekteyiz. Bu sayede karbondioksit emisyonlarının azaltılması ve kentlerdeki hava kalitesinin iyileşmesi ile birlikte ülkemizin fosil yakıtlara olan ithalat bağımlılığının azalması beklentisi içindeyiz” ifadelerini kullandı.
Şarj istasyonlarının çokluğunu belirten Öz, “Şu anda 81 ilimizde de şarj istasyonlarının bulunduğunu belirtmek isterim. Şarj istasyonlarında şarj hizmeti sunulan soket sayılarına (şarj noktalarına) bakacak olursak 25/08/2025 itibarıyla ülkemizde toplam 33 bin 807 adet şarj soketinin/şarj noktasının bulunduğu görülmektedir. Bunlardan 19 bin 372 adedi AC ve 14 bin 435 adedi ise DC sokettir” dedi.
Ülkemizde elektrikli araç şarj hizmetinin fiyatlamasının araca aktarılan birim enerji bedeli cinsinden uygulandığını belirten Öz, şu ifadelere yer verdi:
“Ülkemizde şarj hizmetinin fiyatlaması araca aktarılan birim enerji bedeli cinsinden uygulanmaktadır ve başka bir ad altında herhangi bir bedel talep edilmemesi gerekmektedir. Dünya uygulamalarına bakılacak olursa bu fiyatlamanın dakika cinsinden, dakika ve birim enerji bedelinin çeşitli oranlarda birleşimi ile uygulandığı bir çok örnek görülmektedir.
Ayrıca şarj başlangıç bedeli gibi çeşitli ücretlerin de uygulandığı görülmektedir. Ülkemizdeki birim enerji bedeli cinsinden fiyatlamanın uygulanması ve başka bir ad altında ücret alınmaması hem şarj hizmeti fiyatının karşılaştırılmasının kolaylaşmasına hem de elektrikli araç piyasasının gelişimine katkı sunduğunu değerlendirmekteyiz.”
Kaynak: Manşet Haber
Londra’nın Hackney semtindeki sosyal konut sakinleri, çatılara kurulan güneş panelleri sayesinde doğrudan temiz enerji kullanmaya başladı. 2023’te yapılan düzenleme değişiklikleriyle birlikte, daha önce yalnızca şebekeye satılabilen ya da ortak alanlarda kullanılabilen güneş enerjisi, artık hanelere de aktarılıyor.
Hackney Belediyesi ve Emergent Energy iş birliğiyle yürütülen projede, 28 sosyal konut bloğu ve üç yerleşim alanına toplam 4 bin güneş paneli kuruldu. Yaklaşık 1 MW enerji üreten sistem, binaların elektrik ihtiyacının beşte birini karşılıyor. Bu sayede yaklaşık 800 sakin, piyasa fiyatlarına kıyasla elektrik faturalarında %15’e varan tasarruf elde ediyor.
Sistem, “güneş mikro ağları” olarak bilinen yarı otonom elektrik ağlarıyla çalışıyor. Panellerden elde edilen enerji, binaların mevcut elektrik altyapısı üzerinden dağıtılıyor. Katılım tamamen gönüllülük esasına bağlı; isteyen sakinler yeni bir elektrik sayacı taktırarak sisteme katılabiliyor.
Ülke genelinde 5,4 milyon daire bulunurken, bunların 2 milyonu sosyal konut statüsünde. Bu modelin ülke genelinde uygulanması halinde 6,75 GW güneş enerjisi kapasitesi elde edilebileceği, bunun da yaklaşık 13,5 milyar sterlinlik temiz enerji yatırımı anlamına geldiği belirtiliyor.
Kaynak: Manşet Haber – Haber Merkezi
İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), çelik sektörünün düşük karbonlu üretime geçişini hızlandırmaya yönelik 10 politika önerisini kamuoyuna sundu. “Türkiye Çelik Sektörünün Karbonsuzlaşması: Politika ve Aktör Analizi” başlıklı raporda, sektörün yapısal sorunları ortaya konurken, dönüşüm için somut çözüm önerileri de aktarıldı.
Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 10’unu tek başına çelik sektörü oluşturuyor. İPM’nin raporuna göre bu alanda atılacak adımlar, ülkenin 2053 net sıfır hedefi açısından kritik önem taşıyor. Çelik üreticileri, kamu kurumları ve tedarik zinciri temsilcileriyle yapılan görüşmelere dayanan rapor, çevresel ve toplumsal etkileri dikkate alan düşük karbonlu üretim için bir yol haritası sunuyor.
Rapor, üç temel başlık üzerinde yoğunlaşıyor:
Türkiye genelindeki 40’tan fazla tesis için ulusal modernizasyon planı,
Bağlayıcı emisyon azaltım hedefleri ve çok aktörlü sorumluluk çerçevesi,
Kamu desteklerinin sera gazı azaltım hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi.
Proje Koordinatörü Dursun Baş, sektörün potansiyeline dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çelik sektöründe dönüşüm isteği güçlü olsa da en temel yatırımlar dahi erteleniyor. Denetim eksiklikleri ve bağlayıcı düzenlemeler olmadan, ‘yeşil çelik’ ya da ‘net sıfır’ hedefleri yalnızca söylemde kalabilir. Türkiye’nin 40’tan fazla çelik tesisini kapsayan ulusal modernizasyon planı daha fazla geciktirilmemeli.”
Raporda, çelik sektörünün karbonsuzlaşmasını hızlandıracak 10 öneri şu şekilde sıralandı:
Ulusal yeniden yapılandırma ve modernizasyon planı hazırlanmalı.
Tedarik zinciri odaklı çok aktörlü sorumluluk yapısı kurulmalı.
Kamu kurumlarının iklim politikası görev tanımları yeniden düzenlenmeli.
Sanayi Karbonsuzlaşma Politikası ve Yol Haritası hazırlanmalı, sektör için karbon bütçesi tanımlanmalı.
Entegre çevre izin ve bilgi sistemi kurulmalı, mevcut en iyi teknikler yasal güvence altına alınmalı.
Sanayide karbonsuzlaşmayı yönlendirecek çok paydaşlı bir platform oluşturulmalı, kamu destekleri azaltım taahhütleriyle ilişkilendirilmeli.
Düşük karbonlu çelik için ulusal tanım ve standartlar geliştirilmelidir.
Elektrik üretiminde sera gazı emisyon faktörü hedefi belirlenmeli, enerji dönüşümü ile sanayi hedefleri uyumlu hale getirilmeli.
Hurda yönetimi için sağlık, çevre, kalite, izlenebilirlik ve arz güvenliği esaslı dönüşüm programı başlatılmalı.
Ham çelik üreticilerine zorunlu emisyon azaltım hedefi getirilmeli, ortak hesaplama metodolojisi ve şeffaf bilgi sistemi oluşturulmalı.
İPM’nin raporu, Türkiye’nin çelik sektöründe dönüşümü yalnızca dış ticaret baskısıyla değil, kendi iklim politikaları ve sürdürülebilir kalkınma vizyonu doğrultusunda gerçekleştirmesi gerektiğini vurguluyor.
Kaynak: Manşet Haber – Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’in Tiencin kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi.
Görüşme sonrası açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki ülke ilişkilerinde enerji alanındaki iş birliğinin stratejik öneme sahip olduğunu vurguladı. Putin, “Karadeniz üzerinden Türkiye’ye kesintisiz gaz veriyoruz” diyerek Rusya’nın enerji arz güvenliğinde Türkiye’yi öncelikli partner olarak gördüğünü ifade etti.
Rus lider ayrıca, doğalgaz tedarikinin yanı sıra enerji altyapısı, ticaret hacmi ve yeni yatırım projeleri üzerinde de çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Türkiye’nin enerji merkezi olma vizyonuna destek verdiklerini belirten Putin, bu alandaki ortaklığın önümüzdeki dönemde daha da güçleneceğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise görüşmede Putin’i yakın zamanda Türkiye’ye davet etti. Erdoğan, enerji iş birliğinin yanı sıra ticaret, turizm ve bölgesel konularda da iş birliğinin önemine değinerek iki ülkenin stratejik ilişkilerini ileriye taşıyacaklarını söyledi.
Haber Merkezi: Melisa Altuntaş
Sürdürülebilir ve çevreci enerji hedefleri doğrultusunda, gelişmiş ülkelerde jeotermal enerjinin kullanımı hızla yaygınlaşırken bu alanda devrimsel teknolojiler ortaya çıkıyor. Son olarak, jeotermal kaynaklardan elde ettiği 3900 Megavat (MW) elektrik enerjisi ile bu alanda dünya lideri olan Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan “Geliştirilmiş Jeotermal Sistem (EGS)” projesi ile yerkürenin kuru kayaç ısısından da enerji üretmenin yolu açıldı.
Sektörde çığır açan bir uygulama olarak görülen “EGS” projesi ile dünyanın her yerinde elektrik üretmek mümkün olabilecek. Yapay zeka destekli sondaj teknikleriyle maliyetlerin yüzde 60 azalacağı öngörülüyor.
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, geliştirilen teknolojinin, jeotermal enerjinin yalnızca sıcak su kaynaklarına bağlı olmadığını; aynı zamanda sıcak kayaların da enerji kaynağı olarak kullanılabileceğini gösterdiğini vurguladı. Yeni sondaj yöntemleri sayesinde maliyetlerin 1000 USD/feet düzeyinden 300 USD/feet seviyesine indiğini, sondaj hızlarında ise ciddi artışlar yaşandığını ifade etti.
ABD’de bir jeotermal girişim tarafından geliştirilen “Project Red” adındaki 3 Megavat (MW) kurulu güce sahip pilot uygulama, jeotermal enerjinin küresel yayılımı açısından önemli bir kilometre taşı olarak öne çıkıyor. Bu teknoloji ile yer altında insan eliyle ısı eşanjörleri oluşturulabiliyor.
JED Başkanı Ali Kındap, Nevada’da kurulan pilot tesisin Google veri merkezlerine güç sağladığını belirterek bunun yenilikçi bir uygulamanın ilk somut örneği olduğunu dile getirdi. Proje, jeotermal enerjinin yalnızca su kaynaklarına bağlı kalmadığını; sıcak kayaların da kullanılabileceğini kanıtlıyor.
Bu sistemde enerji elde etmek için hidrolik çatlatma yöntemi kullanılıyor. Yaklaşık 2500 metre derinlikte açılan kuyulardan sonra hedeflenen formasyonlara yatay sondajlar yapılıyor. Yüzeydeki pompalarla basınçlandırılan sıvı, kayaçlarda çatlaklar oluşturuyor.
Oluşan çatlakların kapanmaması için seramik, kum ve reçineyle kaplı kum gibi dolgu malzemeleri tercih ediliyor. Bu sayede birbirine bağlı bir çatlak ağı oluşturuluyor. Enjeksiyon kuyusuna verilen soğuk su, sıcak kayaçla temas ederek ısınıyor ve üretim kuyularından yüzeye çıkarılarak elektrik üretiminde kullanılıyor. Enerjisi alınan su tekrar aynı çatlaklara gönderilerek yerkabuğu bir “doğal ısıtıcı” gibi işlev görüyor.
Kaynak: İHA
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.