Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2026 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin madencilik potansiyeline ve enerji stratejilerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Bayraktar, kamuoyunda sıkça dile getirilen “Türkiye’nin tamamı maden sahası haline getirildi” iddialarına da yanıt verdi. Türkiye genelinde madencilik ruhsatlarıyla ilgili ciddi bir temizlik yaptıklarını söyleyen Bakan Bayraktar, “Maden sahalarıyla alakalı şu anda yaklaşık 97 bin ruhsatın iptalini sağladık. Sadece 8 bin ruhsat var. Ülkemizin yüz ölçümünün 780 bin kilometrekare olduğunu düşünürsek, bu rakam toplam alanın sadece yüzde 2,7’sine denk geliyor. Fiilen kazı yapılan alan ise binde bir, yani 783 kilometrekare. Dolayısıyla ‘ülkenin her yeri maden sahası haline geldi’ iddiaları asılsızdır” diye konuştu. Bayraktar, Türkiye’nin madende hala net ithalatçı bir ülke olduğunu, ancak dünyanın 7. büyük maden zenginliğine sahip konumda bulunduğunu belirterek, “Madenlerin yerin altında kalmasının ekonomiye hiçbir katkısı yok. Bizim bu zenginliği ekonomiye kazandırmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“ALTIN FİYATLARI YÜKSELİYOR, DEVLET PAYI YÜZDE 31,25’E ÇIKTI”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madencilik sektörünü daha cazip hale getirmek için yapılan yeni düzenlemeler hakkında da bilgi verdi. TBMM’de bu yıl kabul edilen yeni madencilik kanununun tarihi bir adım olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Kanunu hazırlarken yatırımları teşvik ederken aynı zamanda kamu payını artırmayı da hedefledik. Altın fiyatları şu anda 4 bin dolar seviyelerini aştı. Bu nedenle devlet hakkını yüzde 25’e çıkardık. Türkiye’de altın madeni işleten şirketler, yerli veya yabancı fark etmeksizin, ürettikleri altının yüzde 31,25’ini devlete ödemekle yükümlü olacak. Bu, yaklaşık her üç gram altının bir gramının devlet hakkı olarak alınması anlamına geliyor” dedi. Bayraktar, bu düzenlemeyle hem kamu gelirlerinde artış sağlanacağını hem de istihdamın büyüyeceğini ifade etti. Ayrıca maden sahalarının rehabilitasyonu için ayrılan bütçelerin de neredeyse iki katına çıkarıldığını belirtti.
“NÜKLEER ENERJİDE HEDEF İLK 5”
Konuşmasında Türkiye’nin enerji çeşitliliği ve stratejik kaynak politikalarına da değinen Bakan Bayraktar, nükleer enerji yatırımlarının Türkiye için artık kaçınılmaz bir gereklilik haline geldiğini söyledi. “Nükleer enerjiye karşı oluşturulan korku algısı doğru değil. Bugün Fransa elektriğinin yüzde 75’ini nükleerden sağlıyor. Avrupa’nın ortasında, Paris’in göbeğinde dahi reaktörler var. Dünyada 416 nükleer reaktör faaliyette ve bunların hiçbirinde tehlike olarak anılan bir durum yok. Ancak biz nükleer santral kurmaya kalkınca bu durum hemen tehlike olarak sunuluyor” dedi. Türkiye’nin uranyum tedarikinde dışa bağımlı olacağını kabul eden Bayraktar, bu bağımlılığı azaltmak için farklı ülkelerle yakıt işleme ve tedarik anlaşmaları üzerinde çalıştıklarını da açıkladı.
NADİR TOPRAK ELEMENTLERİNDE BÜYÜK GELİŞME
Bakan Bayraktar, Türkiye’nin 2011 yılından bu yana nadir toprak elementleri üzerine yürüttüğü çalışmalarda da önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirtti. “Beylikova’da 694 milyon ton nadir toprak elementi tespit ettik. Bu, dünya ölçeğinde çok ciddi bir rezerv anlamına geliyor. Uzun yıllardır söylüyoruz: Türkiye nadir toprak elementleri alanında dünyanın ilk beş ülkesi arasına girecek. Bunun için pilot tesisimizi kuruyoruz ve üretim sürecini başlatmaya hazırlanıyoruz” ifadelerini kullandı. Bayraktar, Türkiye’nin ABD’ye nadir toprak elementleri sattığı iddialarını ise yalanladı: “ABD’ye nadir toprak elementleri falan vermedik. Nükleer enerjiyle ilgili yaptığımız anlaşmalar dışında gizli hiçbir satış söz konusu değil. Böyle bir durum olsa zaten bunu açıklarız” dedi.
