Yatırım planlayan sanayiciler, projelerinin fizibilitesini doğrudan etkileyen önemli bir sorunla karşı karşıya: sağlık koruma bandı zorunluluğu. Halk sağlığını korumak amacıyla belirli tesis türlerinin çevresinde bırakılması zorunlu olan bu yapılaşmaya kapalı alanlar, özellikle yüksek risk puanına sahip tesislerde 325 metreye kadar çıkabiliyor. Bu durum, yüzbinlerce metrekarelik yatırım alanının kullanım dışı kalması anlamına geliyor.
Yenilenebilir enerji yatırımları, özellikle güneş enerjisi santrali (GES) alanında artarken, bazı yasal düzenlemeler proje fizibilitesini doğrudan etkileyen engeller yaratıyor. En öne çıkan engellerden biri ise sağlık koruma bandı zorunluluğu.
GES projeleri doğrudan insan sağlığını tehdit etmeyen, çevre dostu yatırımlar olmasına rağmen, genel koruma bandı uygulaması bu projeleri de kapsam içine alabiliyor. Bu durum, yatırımcılarda belirsizlik oluştururken, sürdürülebilir enerji hedeflerine ulaşmada aksamalara yol açabiliyor.
Koruma bandı zorunluluğu, özellikle büyük ölçekli projelerde kullanılabilir alanın azalmasına, maliyetlerin yükselmesine ve enerji üretim kapasitesinin düşmesine yol açıyor. Bu da yalnızca yatırımcıları değil, Türkiye’nin enerji dönüşüm hedeflerini de olumsuz etkiliyor.
Sağlık koruma bandı uygulaması, sanayi tesisleri, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve endüstri bölgeleri gibi alanlar için insan ve çevre sağlığını korumaya yönelik olarak hayata geçiriliyor. Ancak bu uygulamanın, insan sağlığına doğrudan zarar vermeyen GES gibi çevre dostu yatırımlara da uygulanması, proje alanlarının etkin ve verimli kullanımını kısıtlıyor.
Gayrisıhhi Müessese (GSM) statüsündeki işletmeler faaliyet risklerine göre üç sınıfa ayrılıyor:
Birinci sınıf GSM’ler konutlardan uzak tutulmak zorunda.
İkinci sınıf GSM’ler için yerleşim yerlerinden mesafeli konumlandırma gerekebiliyor.
Üçüncü sınıf GSM’ler, sürekli sağlık denetimi altında olmak şartıyla yerleşim alanlarına yakın kurulabiliyor.
Bu zorunlulukların dayanağını ise 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik ve 2011 tarihli Sağlık Bakanlığı Yönergesi oluşturuyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sağlık Koruma Bandı Mesafe Tablosu”, tesisin risk puanına göre uygulanacak mesafeyi belirliyor. Örneğin:
0,01–0,02 risk puanlı bir tesis için 40 metre,
0,38–0,50 risk puanlı bir tesis için ise 325 metre koruma bandı zorunlu.
Bu da özellikle kimya, yakıt ve geri dönüşüm sektörlerinde faaliyet gösteren tesisler için ciddi alan kaybı anlamına geliyor. 325 metrelik bir koruma bandı, yaklaşık 330 dönümlük bir alanın imara kapatılmasına neden oluyor.
4562 sayılı OSB Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre organize sanayi bölgelerinde en az 50 metre sağlık koruma bandı bırakılması zorunlu.
4737 sayılı Kanun kapsamında kurulan endüstri bölgelerinde de benzer şekilde, yapılaşmaya kapalı sağlık koruma bandı oluşturulması gerekiyor.
Çok sayıda sanayici, yatırım planladıkları arazilerde uygulanan koruma bandı nedeniyle arsa kullanım oranlarının azaldığını ve bunun da yatırımın fizibilitesini riske attığını ifade ediyor. Özellikle OSB dışında kalan yatırımlar için bu mesafeler daha büyük bir problem hâline geliyor.
Sağlık koruma bandı mesafeleri, valilikler ile büyükşehir veya il belediyeleri bünyesinde oluşturulan komisyonlarca belirleniyor. Bu komisyonlarda yer alan İl Sağlık Müdürlüğü temsilcileri, mesafeyi tesisin risk puanına göre Sağlık Koruma Bandı Yönergesi çerçevesinde belirliyor.
Uzmanlara göre, yatırım planlamasında en kritik aşamalardan biri risk puanı ve koruma bandı mesafesinin önceden hesaplanması. Aksi halde, satın alınan ya da tahsis edilen arazinin önemli bir kısmı kullanılamaz duruma gelebilir. Yatırımcılar açısından bu hesaplama, süreç yönetiminin ve alan planlamasının sağlıklı yapılabilmesi için zorunlu bir adım olarak öne çıkıyor.
Kaynak: Manşet Haber – Haber Merkezi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.