Güney Amerika’nın küçük ama doğal kaynaklar açısından zengin ülkesi Surinam’da yürütülen jeolojik çalışmalar, dünya madencilik sektöründe dikkat çekici bir gelişmeye sahne oldu. Ülkenin Maria Geralda bölgesinde yürütülen incelemelerde, oldukça ender rastlanan yoğunlukta bir altın rezervi tespit edildi.
TON BAŞINA 11,88 GRAM SAF ALTIN
Yapılan sondaj çalışmasında açılan tek kuyudan alınan örneklerde, her ton kayaçta 11,88 gram saf altın bulundu. Uzmanlar, bu seviyenin olağanüstü bir değer olduğunu vurguluyor. Çoğu maden sahasında altın oranı 1–10 g/t arasında değişirken, uygulamada genellikle 2 g/t seviyesinin üzerine çıkılamıyor. Dolayısıyla, neredeyse 12 g/t’lik oran yalnızca bir rekor değil, aynı zamanda projeyi ekonomik açıdan cazip hale getiren kritik bir unsur olarak görülüyor.
YÜKSEK KALİTE VE YOĞUNLUK
Maria Geralda’daki altın damarlarının hem yüksek kaliteye hem de genişlik ve yoğunluğa sahip olması, madencilik faaliyetlerini daha verimli ve kazançlı kılıyor. Uzmanlara göre bu keşif, Surinam’ın madencilik potansiyelini artıracak ve ülkenin stratejik kaynakları arasında önemli bir yer edinecek.
EKONOMİK VE ÇEVRESEL DENGELER
Surinam ekonomisi son yıllarda petrol ve madencilik gelirleriyle büyüme kaydetti. Bu sektörler, ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 60’ını ve ihracat gelirlerinin yüzde 90’ını oluşturuyor. Yeni altın rezervinin ülke ekonomisine katkı sunacağı öngörülse de, uzmanlar bunun makroekonomik göstergelerde belirgin bir değişiklik yaratmayacağına dikkat çekiyor.
Öte yandan, Surinam’ın yıl boyunca yoğun yağış alan tropikal ormanlık yapısı, madencilik çalışmalarını güçleştiren koşullar oluşturuyor. Yılda 4.000 milimetreden fazla yağış düşen bölgede çevresel güvenlik ve biyolojik çeşitliliğin korunması büyük önem taşıyor. Hükümetin, kalkınma hedefleriyle birlikte çevreyi ve yerel halkın haklarını korumaya yönelik düzenlemeleri güçlendirdiği belirtiliyor.
GELECEK İÇİN STRATEJİK KAYNAK
Uzmanlar, Maria Geralda’da yapılan bu keşfi, bir yandan ekonomik imkanları büyütecek, diğer yandan çevresel sorumlulukları artıracak bir gelişme olarak görüyor. Madenin işletmeye alınması sürecinde uluslararası deneyimlerin dikkate alınması ve doğaya en az zarar verecek yöntemlerin tercih edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kaynak: Manşet Haber – Haber Merkezi
