Endüstriyel ve Medikal Gaz ve Mühendislik Şirketi Linde Gaz AŞ Genel Müdürü Ünal: -“Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın 2026’da finansal olarak yürürlüğe girmesi, Türkiye için hidrojen üretimi ve teknolojilerini daha da önemli kılıyor”
Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Potansiyeli Yükseliyor
Linde Gaz AŞ Genel Müdürü Adnan Ünal, Türkiye’nin güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeliyle bölgesel bir yeşil hidrojen üretim merkezi olma şansına sahip olduğunu belirtti.
Ünal, hidrojenin fosil yakıtlara alternatif olarak öne çıktığını ve şirket olarak Türkiye’de hidrojen üretiminde geniş bir tecrübeyi Türk sanayisinin hizmetine sunduklarını ifade etti. Linde Gaz, doğalgazın buhar reformasyonu (SMR) ve elektroliz yöntemleriyle farklı türlerde hidrojen üretiminde aktif rol oynuyor.
Ünal, şirketin hidrojen alanındaki yetkinliğinin güçlü olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Özellikle Orta Doğu ülkelerinde de ilk hidrojen ile çalışan otobüs ve otomobil dolum istasyonunu devreye alarak kullanıma sunduk. Türkiye’de olası hidrojen dolum istasyonu kurulum potansiyel projelerinde de otobüs üreticileri ve belediyeler gibi ilgili paydaşlarla yakın iş birliği içerisindeyiz. Paydaşı olduğumuz Güney Marmara Kalkınma Ajansı koordinatörlüğünde yürütülen Hidrojen Vadisi projesi (HySouthMarmara) ile ülkemiz yeşil hidrojen yatırımları için ilk imzayı atmıştır. Ülkemizin yeşil hidrojen potansiyelinin farkında ve ülkemizin yanındayız. Türkiye, mevcut güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli ile bölgesinde güçlü bir yeşil hidrojen üretim merkezi olma şansına sahip. Linde Türkiye olarak, Türkiye’nin bu potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmayı istiyoruz.2024’te iki önemli yatırım kararı verdik. Birincisi Denizli’de gerçekleştirdiğimiz ek karbondioksit üretim yatırımımız diğeri ise Balıkesir tesisimizde gerçekleştireceğimiz azot sıvılaştırıcı yatırımlarımız oldu. Dünya piyasalarında yaşanan ekonomik çalkantılara rağmen ülkemize yatırım yapmaya devam ediyoruz.”
Türkiye’nin, hidrojen yol haritasını yayımlayan dünyadaki 70’in üzerinde ülkeden biri olarak bu konudaki vizyon ve hedeflerini ortaya koyduğunu vurgulayan Ünal, şöyle konuştu: “Türkiye’nin taraf olduğu Paris Anlaşması ve 2026 itibariyle finansal olarak yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması Türkiye için hidrojen üretimi ve teknolojilerini daha da önemli kılıyor. Bu nedenlerle 2025 ve takip eden yıllarda hidrojenin gündemde gittikçe daha fazla yer alacağını ve yatırım göreceğini öngörmekteyiz. Küresel ekonominin sürdürülebilirliğinde endüstriyel ve enerji üretiminde hidrojenin oynayacağı rol temiz hidrojen teknolojilerine olan talebi arttırıyor.”
Ünal, hidrojenin, kimya, rafineri, çelik ve çimento endüstrilerinin üretim süreçlerinde mevcut kullanım alanlarının yanı sıra dekarbonizasyonu sağlayabilmek ve hızlandırmak adına fosil yakıtlara alternatif olarak kullanılabildiğini anlattı.
Ağır sanayi üretim süreçleri için bir ısı kaynağı olmasının yanı sıra binaları ısıtmak ve enerji sağlamak için de kullanılabildiğine işaret eden Ünal, sözlerini şöyle tamamladı: “Yenilenebilir enerji kaynaklarından gelen enerjiyi karbonsuz şekilde depolamak için bir yöntem ve tren, otobüs, kamyon, uçak ve gemiler için sıfır emisyon yakıt kaynağıdır. Buna karşılık mevcut koşullarda yeşil hidrojenin maliyeti doğalgaz maliyetlerinin enerji eşdeğeri cinsinden 5-6 katına denk gelirken, gri hidrojene kıyasla 3-5 kat, mavi hidrojene göre ise 1,5-2 kat daha maliyetlidir. Hidrojenin benimsenmesinde teşvikler, ölçeklendirmenin artırılması ve daha fazla verimlilik iyileştirmeleri, maliyetleri önümüzdeki on yıllarda düşürmek için kritik olacak. Doğal gaz fiyatlarının zaten yüksek olduğu, yenilenebilir elektrik maliyetlerinin düştüğü ve karbon fiyatlandırmasının yukarı doğru baskılandığı Avrupa gibi bölgelerde yeşil geçişin daha erken gerçekleşebileceği öngörülüyor.”
GÜNDEM
20 Ocak 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.